Görsel: kahvesigarakahve

Kendi zihnimin içindeki konforlu hapishanemden kaçışımın hikayesi bu. Rahatlığın verdiği sahteliğin rahatsızlığında döndüm kendime önce. Yüzleştim. Hayatımda belki de ilk defa cesaret ettim. Ömrümce göremediğim, bana nasıl göreceğim hiç anlatılmayan yansımamı gördüm içimde. Gerçek ben. Varlığım. Varlığımı çevreleyen ve benim algımla çerçeveleyen, beni zamanla hapseden nedenlerim ve sonuçlarım bir gül bahçesi… Dikenler ve çiçekler. Gezindim durdum içimde. Aynı labirentlerden geçtim, farklı yolları da hiç merak etmedim bu defa. Yanıma aldım o küçük ıssız çocuğu, karşıma değil… Hayatta kalabilmek için geliştirdiğim stratejilerim, aldığım kararlar… Kendimi takdir ettim. Aynı yolları kullanmama gerek olmadığımın bilinciyle, geçmişte hayatta kalabilmek için aldığım tüm kararları yücelttim. Ve taşlar… İçimdeki nehirde kocaman taşlar var. Görüyorum. Zaman ve farkındalıkla yerinden oynatmaya çalıştığım kocaman kayalar. Nasıl ve ne zaman dikkate aldığımın farkına bile varmadığım önyargılar. Hapisanedeki duvarları, labirentleri ve çıkmazları tek tek ve bir ömür boyunca oluşturan kayalar. Akıntılarımla aşınmış, şekillenmiş koca koca taşlar. Hepsi bugün omzumdaki ağırlıklar. Bir dokunuşumla nehir yön değiştirecek, biliyorum… Alıştığı yatağından yeşil çimenlere, sonsuz ormanlara doğru çizebilirim nehrin yolunu. Bende bu güç var. Sonsuz yaratıcılığın içinde, her şeyi yapabilecek bir güç var. Ben özgürüm. En-el Hak.